Sayfalar

9 Ağustos 2013 Cuma

Hayatta ne öğrendik ne öğrenemedik.


Biz büyükler çocuklar gibi hemencecik yakın ilişkiler kuramıyoruz, hayatı eğelenceli kılamıyoruz, ne hissediyorsak onu oraçıkta söylemiyoruz, hep duygularımıza ket vuruyoruz. Neden yaşımız ilerledikçe yeni arkadaşlıklar kurmakta zorlanıyoruz. Bir birimize güvenemiyoruz.


Biz büyüklerin çok değerleri var, değerlerimiz bizi bazen hapsediyor kendi içimize.
Bizim birçok kriterimiz var ilişkilerde.

Kendimizi açmaktan korkuyoruz, olduğumuz gibi göstermekten korkuyoruz, hiç doğal davranışlar sergilemiyoruz, içten değiliz, çoğunlukla kasılmakla geçiyor oturmalar, kendimizi karşı tarafa kabul ettirmek için yapılan konuşmalarla geçiyor.

Toplumda bir güç sahibimi, değilmi ye bakıyoruz, ona göre birlikte olup olmamaya karar veriyoruz.
Hep bir güç savaşı, hep bir değer görüp görmeme kaygısıyla ilişkilere şekil veriyoruz. Bir menfaatimiz varsa o ilişkiden yakalışıyoruz, menfaatler bittimi ilişkide bitiyor.

Duygularımızı hep olduğunda farklı gösteriyoruz, duygumuzu açığa çıkardığımızda ne elde edeçeğiz, ne kaybedeçeğizi düşünerek duyguları erteliyoruz, sıkılmayı, utanmayı, çekingen olmayı öğrendik yaş ilerledikçe.

Birilerini kırmamak için saf temiz duygularımızdan vaz geçiyoruz. Kırılmaktan korkuyoruz, inçinmekten, kaybetmekten, reddedilmekten korkuyoruz. Korktuğumuz için yaklaşmıyoruz.

Yalnız kalmamak için öylesine ilişkilerin içinde olmayı öğrendik. Birşeyler için birşeylere katlanmayı öğrendik. Kendimizi feda etmeyi öğrendik.

Soru sormamayı öğrendik. Çocuk iken sadece doğruyu öğrenmek için sorular sorardık, bolça sorular sorardık, gittikçe sorularımızda azaldı, çok soru sormanın kötü olduğu bile söylendi. Sorularımızı çocuklar gibi soramaz olduk, her soru soruşumuzda, önyargılarımızdan arınamadan sorduk, bu soruyu sorsam açaba nasıl olur... çevremizden değer gördüğümüz kadar bilgi alır olduk. Soru sorarak gerçeği aramak yerine, toplumda sahte bir değer görmeye tercih ettik. Çoğunluk içinde sesizce kalarak doğruları işimize geldiği gibi görmeyi öğrendik.

Kendimizi birileriyle karşılaştırmalara girdik, tam iken eksik hissetmeyi öğrendik. İhtiyaçlarımızı karşılamak çok basit iken, ihtiyaçlarımızı hırs ve arzularımıza terk ettik. Insan olduğumuzdan dolayı değerli iken değersizlik hissini öğrendik.

Meğer büyürken ne çok şey öğrenmişik.


Büyürken şunları öğrenememişik,

Zamanın kısıtlı olduğunu sonsuz olmadığını, kalbimizde yaşadığımız sevgilerin ertelemeye gelmediğini öğrenemedik.

Birilerini kırmıyayım derken kendimizi kırdığımızı, hayatımızda eksik birşeylerin kaldığının farkına varamadık.

Duygularımızda çekingen olmayı, sıkılgan olmayı, utanmayı, yalandan saygılı olmayı kim öğretmişti, nasıl öğrenmiştim, bunu öğrenemedim.

En değerli olanın, en rahat olanın, yalansız dolansız açık seçik davranmak olduğunu, kendimi hissettim gibi olmanın rahatlığını öğrenemedim. Doğal görünmek ne büyük rahatlık olduğunu öğrenemedik, hiç bir yarışın içinde olmadığının farkında olamadık.

Kendimizi karşılaştırmalardan sıyıramadık, üstünlük mücadelesinden sıyıramadık, Olduğun gibi kabul edilmenin huzurunu yaşamanın tadını bilemedik.

İhtiyaçlarımızı karşılamak çok basit iken, ihtiyaçlarımızı hırs ve arzularımıza terk ettik.

Öğrenmenin yaşı yokmuş derlerya öğreniriz elbet öğrenmek istediklerimizi, ama çok geç kalmadan öğrenmek gerek.

Kendimize verdiğimiz zararlar ağır bastığında elbet değişmek isteyeçeğiz.

Ben değişiyorum artık, değiştiğimi görmek güzel oluyor. Değişikliğin sonucunda ne olaçağımı bilmekten korkmuyorum, nasıl karşılanaçağımı düşünmüyorum.

Büyüklerin neden iyi arkadaşlıklar kurmakta zorlandığını anlıyorum artık.

Ben Iyi arkadaşlıklar kurmak istiyorum.


Duran Aydoğmuş.