İlişkilerdeki Birliktelik Üzerine bir yazıda denebilir.
İlişkilerin birlikteliği üzerine yazmaya çalışacağım,
ilişkiden sadece kız erkek arasındaki ilişki anlaşılmasın, iki arkadaş arasındaki
ilişkileri de kastediyorum.
Nasıl yürütülür tam olarak bilmiyorum, ama bazı önemli gözlemlerimi
paylaşmak istiyorum.
İnsan kendini insanlar arasında tanımlar, duygularını
insanlar arasında tanır ve bir nesne ile temasa geçtiğinde ondan aldığı tepkiye
göre kendi duygusunu tanır, duygular okuyarak veya gözlemle bilinemiyor.
Olayların içinde davranışlarımızı şekillendiriyoruz, olayların işinde,
ilişkilerin içinde iken hayata bakışımız şekilleniyor. Bir eylemin içine
girmeden, ilişkiler içinde roller almadan, tutumlarımızın ne olacağını düşünsel
olarak şekillendirsek de, eylem içinde düşünceden farklılık gösteriyor,
eylemler içinde bulunarak düşüncelerimiz daha iyi olgunlaşıyor, düşüncelerimizi
daha netleştirebiliyoruz. Karşılaştırmalarda bulunabiliyoruz. Her eylemde
bulunuşumuzda ne istediğimizi daha iyi bilebiliyoruz. Sağlıklı bir yapıya sahip
isek yıllar içinde fiziksel bir olgunluğa erişiyoruz, ama fiziksel olgunluğa
erişmiş kişilerin duygusal olgunluğa eriştiği söylenemez, ikisi bir birinden
ayrı şeylerdir, duygusal olgunluk diye bir şey vardır, duygular olduğu gibi
söylenmeli, duygusal olgunluğa erişmeyen insanlar, kendini ve duygularını pek
tanımaz. Duygusal olgunluğa erişememenin bazı toplumsal ve bireysel psikolojik
nedenleri vardır… Tabi düşüncelerimiz üzerine düşünmek her eylemden sonra olmaz
ise olmaz.
Bir ilişkiye başlamaya karar vermek işin ilk başı, ilişkiye
başlama karını vermek için çok düşünülmez, ne düşünebilirsin ki ilk başta,
fiziki görünüşünü beğenip beğenmediğini düşünebilirsin. Mantıklı davranış şöyle
olmalı, karşındaki kişiden aldığın somut davranışlarla, tepkilerle ilişkiyi
yürütüp yürütmemeye karar verirsin, ilişkinin ilk başında da bu bilgilere
ulaşamayacağına göre, ilişkiye öylesine başlanır sadece. Ama bu benim dediğim
mantıklı bir başlangıç kararıdır. –Ben yıllarca bir ilişkiye başlama konusunda
-kızlar konusunda- mantıklı olmayan bir düşünce içindeydim, ilişkiye başlamadan
önce birçok yönden değerlendirmelerde bulunuyordum, ilişkiye başlamak sanki son
aşama gibi düşünüyordum, birçok şeyi planlamaya çalışıyordum, her şeyiyle bana
uyarsa ilişkiye başlamaya karar veriyordum, ilişkinin birçok aşamasını ilk
aşamada değerlendiriyordum, tabi bu düşüncenin mantıksız olduğunu nasıl
anladım, çünkü bu düşüncem hayat bulmadı bir yerlerde-. Çoğu kişi geçmiş
yaşantılarından edindikleri deneyimlerle, karşısındaki insanın onun
beklentilerini ve hayallerini karşılayıp karşılayamayacağını tahmin ederek
ilişkiye başlamaya karar verir. Ve daha birçok sınırlamalar getirir kendine, bu
sınırlamalar kişinin duygularına ket vurarak yaptığı gibi, örf ve adetlerinde
sınırlandırmaları olabilir. İnsanlar ne istediğini çok ta bilmezler aslında
veya yoksunluklarının etkisi ile bir karar verirler.
İlişki yavaş yavaş başlar. Başta flört ile başlar, kaçamak
bakışlar, küçük dokunuşlar, dans etmeler falan olur... Sevip sevemeyeceğine
karar verirsin, duygularında netlik oluşması için kendine zaman tanırsın... İyi
ilişkiler küçük bir çocuğu büyütmek gibi özen ister. Beklenti ve hayallerimize
göre bir birliktelik istiyorsak bu birliktelik baştan olmaz zaten. Bir
birliktelikte sen artık kendi isteklerine göre hareket edemezsin tam anlamıyla
–Bireyselliklerini kaybedeceklerinden bazı kişiler çok korkar, ama bu
birlikteliği bağımlı şekilde değil de, bağlılık şeklinde yaparsak sıkıntı
olmaz-, çünkü oynadığınız oyun iki kişiliktir, iki kişide oyunun içinde olmak
zorunda bir kişi ile oyun oynanmaz, sonuç alınmaz bu oyundan, bir kişi çok
çabalasa da karşı taraf pas atmaz ise oyun durup kalır.
İlişkide ki her hangi bir taraf ilişkiyi yürütecek durumda
olmaya bilir, ilişki nasıl yürütülür onu da bilmeye bilir, psikolojik olarak
rahatsızlıkları vardır, geçmiş yaşamından etkileri üzerinden atamıyordur,
fiziksel olarak rahatsızlıkları vardır, bu rahatsızlıklar ilişki sürecinde de
ortaya çıkmıştır, bu normaldir, ama normal karşılanmaz ise ilişki çözümlenemez
bir duruma gidebilir. Normal karşılandığında ve devamında ilişkinin devam
ettirilmek istenmesi çok önemlidir.
Normal karşılandığında, sorunlar ortaya ayrılık nedeni
olarak atılmıyorsa, sorunlar ilişkinin devamının nasıl sağlanması için ortaya
atılıyorsa bu ilişki çözümlenebilir. Çözümlemede şu noktaların önemli olduğunu
düşünüyorum. Sorunun neden kaynaklandığı üzerine; Kimsenin etkisi altında
kalmadan serbest bir şekilde konuşulmalı, karşımızdaki insanın algısından,
duygu durumundan bakmaya çalışmak çok önemli, asla yargılayıcı cümleler
kurulmamalı, karşı tarafı aşağılayıcı, küçümseyici şekilde konuşmalar
geçmemeli, karşı tarafın yaptığı hataların var olduğu düşünülüyorsa bile onun
yüzüne vurulmamalı, kendi içinde kendisiyle yüzleşmesine imkân verilmeli,
senden bir şey olmaz, sen şöylesin böylesin demek karşı tarafta egosal bir
durum oluşmasına neden olabilir.
Karşı tarafla hiçbir şekilde tamamen aynı insan olamayız,
aynı insan olmaya da kalkışmamak gerek. Farklı hisleri olacaktır karşı
tarafında, karşımızdaki insanın da kendine özel/kişiliğine göre hobileri ve
uraşları olabilmeli, bunlar engellenmeye kalkılmamalı, karşı tarafında kendi
karakterine göre bir oyun oynama şekli vardır, kendi oyununu ilişki içinde oynamasına
izin verilirse o ilişkide olmaktan zevk alır, oyundan haz alır. Tabi oyunda bir
takım sorumluluklar vardır, bazı sorumlulukları kişiler birlikte yerine
getirebildiği gibi bazılarını ise tek başına yerine getirmesi gerek. İlişkide
olmak zevk veriyorsa, sorumlulukları almaya istekli oluyor, zevk almaktan
kastım kişi o ilişkide kendini değerli hissediyorsa, aidiyet hissediyorsa,
kendini güvende hissediyorsa ve duygu ve düşüncelerine değer verildiğini
biliyorsa, hazlarını doyurabiliyorsa o ilişkiden zevk alır.
Şu diyeceğim önemli şimdi, sorumlulukları kişiler kendileri
belirlemeleri, kendi durumlarına göre çizmeli, toplumun yüklediği
sorumluluklar, örf ve adetler her zaman her ilişkiye göre doğru olmaya biliyor.
Şunu iyi bilmeliyiz ki kendi hayatımızda aldığımız sorumluluk kadar özgürüzdür
–yetişkin gibi isteklerimiz var ise yetişkin gibi sorumluluklar almalıyız,
çocuk gibi sorumluluklar alıp yetişkin gibi isteklerin oluyorsan kendine
sıkıntı yapıyorsun, ama şu da olmuyor ben çocuk gibi sorumluluk alacağım ve
çocuk gibi isteklerim olacak diyorsan bunda da şöyle sorun çıkıyor, artık sen
yetişkinsindir biyolojik ve kendini kendine kanıtlama gibi ihtiyaçların vardır,
bağımlı olamıyorsundur, bu ihtiyaçlarını bir başkası senin yerine
karşılayamıyordur artık, kendin sorumluluk alarak karşılayacaksındır- veya
ilişkiyi yürütebilmek için gerekli sorumlulukları aldığımız kadar ilişki yürür.
Sorumluluktan niçin kaçarız ki, bilinçli bir kaçış mıdır bu,
yoksa bilinçsiz mi. Bilinçli yapanlarda var, bilinçsiz yapanlarda var.
Bilinçli yapanlar zaten birlikteliği yürütmek istemeyenlerdir, sorumluluk almak ona göre değildir.
Bilinçsiz yapanlar ise; bencildirler, ben merkezlidirler,
kendini çok önemserler, kendi hayallerindeki dünyayı gerçekleştirmeye
çalışırlar sadece, ilişkiden önce kendi hayalleri önceliklidir. Sorumluluk
alınacağı yerde, sorumluluk almaktan kaçar, bu kaçışı çeşitli bahaneler öne
sürerek haklı çıkmaya çalışır. Bağımlılıklarından vazgeçemediği için sorumluluk
almaz. Eski durumu korumak için sorumluluk alamaz, yeni durumlardan çekinir.
Bir ilişkiyi birlikte tutan ne maddiyat, nede cinselliktir,
ne de menfaat. Maddiyat birliktelik için gerekli bir araçtır, olması gerek bir
şeydir. Kız erkek arasında cinsellik olmaz ise o ilişki eksik kalır, ama sadece
cinsellik üzerine kurulursa ilişki, o ilişki de uzun ömürlü olmaz, cinsellik
insan ömrü boyunca hep aynı kalamaz, ve cinsel olarak isteklilik karşı tarafa hissettiğin
duygularla yakın ilişkilidir.
İnsan tüm gereksinmelerine yaklaşık olarak cevap bulduğunda,
tatmin sağladığında o ilişki içinde kendini zorlamadan, o ilişkiyi birlikte
yürütmeye istekli olur.
Şimdi insan gereksinmelerine bakalım.
İnsan diğer canlılara göre değişik bir varoluşsal yapıya sahip görünüyor, çünkü insan diğer insanlara
bir şey anlatmak için intihar edebiliyor. Etrafında dönen
olayları anlamadığında/uyum
sağlayamadığında/hayat anlamsızlaştığında da intihar edebiliyor.
İnsanın çevresini anlama ve kendini anlatma/anlaşılma ihtiyacı içinde.
İnsan anlaşılarak ve kendini anlatarak yaşamını sürdürmek
istiyor. Anlaşılmak için başta çeşitli
işaretlerle bunu yapmaya girişir, anlatmak için kendisi gibi bir
canlıya ihtiyacı var -yalnızlığı bu
yüzden sevmez-. Anlaşıldığını bildiği yerde bulunmak istiyor ve
anlaşıldığını bildiği yerde
gelişimini sürdürebiliyor. Hiç kimse tarafından anlaşılmadığını
(en uç sınırda) düşündüğünde onu tek anlayan yere anne karnına geri dönmek
istiyor. Anlaşıldığını hissettiğinde kendini değerli görüyor. Bir yere aid
hissediyor kendini. Değerli gördüğü yerde kök salmak istiyor. İnsan kendi
kendini
yadsıyabiliyor/aşağılık durumuna kendini getirebiliyor.
Anlaşılmadığında ve kendini
anlatamadığında kendisiyle ve çevresiyle ilişkileri
bozulduğundan kişi kendi kendine çeşitli
oyunlara girişebiliyor/akıl sağlığı bozuluyor.
Buradan anladığımız İnsan sosyal, psikolojik, ve fiziksel bir
varlıktır. Bunları bir şekilde tatmin yolları arar bunun için;
Kendi dışındaki canlılarla ilişki kurmak onlarla bütünleşmek
istiyor. karşı canlının kokusunu duymak bile iyi geliyor insana, yalnız kalmak
çok zor gelir. ilişkiyi ya sağlıklı bir şekilde paylaşarak, saygı duyarak,
güven içinde yürütür, yada narsist bir şekilde bu varoluşsal ihtiyacı gidermeye
çalışır.
Kendini kendine kanıtlamak ister hep, güç sahibi olmak ister
gibi, bunu da yaratıcılık ve yıkıcılıkla yapar.
Bir yere ait olmak ister. birşeylerle, birileriyle kendini
tanıtmak ister, bunu bireyselliğini koruyarak yapar veya kendi bireyselliğini
yitirerek de olsa bu varoluşsal ihtiyacı karşılamak için sürünün içinde
kaybolarak yapar.
Kendine hep bir amaç hep bir yapılacak şeyler koyar,
geride birşey bırakmak istemekte.
Duran Aydoğmuş
11.03.2014