Biz büyükler çocuklar gibi
hemencecik yakın ilişkiler kuramıyoruz, hayatı eğelenceli
kılamıyoruz, ne hissediyorsak onu oraçıkta söylemiyoruz, hep
duygularımıza ket vuruyoruz. Neden yaşımız ilerledikçe yeni arkadaşlıklar kurmakta zorlanıyoruz. Bir birimize güvenemiyoruz.
Biz büyüklerin çok değerleri var,
değerlerimiz bizi bazen hapsediyor kendi içimize.
Bizim birçok kriterimiz var
ilişkilerde.
Kendimizi açmaktan korkuyoruz,
olduğumuz gibi göstermekten korkuyoruz, hiç doğal davranışlar
sergilemiyoruz, içten değiliz, çoğunlukla kasılmakla geçiyor
oturmalar, kendimizi karşı tarafa kabul ettirmek için yapılan
konuşmalarla geçiyor.
Toplumda bir güç sahibimi, değilmi
ye bakıyoruz, ona göre birlikte olup olmamaya karar veriyoruz.
Hep bir güç savaşı, hep bir değer
görüp görmeme kaygısıyla ilişkilere şekil veriyoruz. Bir
menfaatimiz varsa o ilişkiden yakalışıyoruz, menfaatler bittimi
ilişkide bitiyor.
Duygularımızı hep olduğunda farklı
gösteriyoruz, duygumuzu açığa çıkardığımızda ne elde
edeçeğiz, ne kaybedeçeğizi düşünerek duyguları erteliyoruz,
sıkılmayı, utanmayı, çekingen olmayı öğrendik yaş
ilerledikçe.
Birilerini kırmamak için saf temiz
duygularımızdan vaz geçiyoruz. Kırılmaktan korkuyoruz,
inçinmekten, kaybetmekten, reddedilmekten korkuyoruz. Korktuğumuz
için yaklaşmıyoruz.
Yalnız kalmamak için öylesine
ilişkilerin içinde olmayı öğrendik. Birşeyler için birşeylere
katlanmayı öğrendik. Kendimizi feda etmeyi öğrendik.
Soru sormamayı öğrendik. Çocuk iken
sadece doğruyu öğrenmek için sorular sorardık, bolça sorular
sorardık, gittikçe sorularımızda azaldı, çok soru sormanın
kötü olduğu bile söylendi. Sorularımızı çocuklar gibi soramaz
olduk, her soru soruşumuzda, önyargılarımızdan arınamadan
sorduk, bu soruyu sorsam açaba nasıl olur... çevremizden değer
gördüğümüz kadar bilgi alır olduk. Soru sorarak gerçeği
aramak yerine, toplumda sahte bir değer görmeye tercih ettik.
Çoğunluk içinde sesizce kalarak doğruları işimize geldiği gibi
görmeyi öğrendik.
Kendimizi birileriyle karşılaştırmalara
girdik, tam iken eksik hissetmeyi öğrendik. İhtiyaçlarımızı
karşılamak çok basit iken, ihtiyaçlarımızı hırs ve
arzularımıza terk ettik. Insan olduğumuzdan dolayı değerli iken
değersizlik hissini öğrendik.
Meğer büyürken ne çok şey
öğrenmişik.
Büyürken şunları öğrenememişik,
Zamanın kısıtlı olduğunu sonsuz
olmadığını, kalbimizde yaşadığımız sevgilerin ertelemeye
gelmediğini öğrenemedik.
Birilerini kırmıyayım derken
kendimizi kırdığımızı, hayatımızda eksik birşeylerin
kaldığının farkına varamadık.
Duygularımızda çekingen olmayı,
sıkılgan olmayı, utanmayı, yalandan saygılı olmayı kim
öğretmişti, nasıl öğrenmiştim, bunu öğrenemedim.
En değerli olanın, en rahat olanın,
yalansız dolansız açık seçik davranmak olduğunu, kendimi
hissettim gibi olmanın rahatlığını öğrenemedim. Doğal
görünmek ne büyük rahatlık olduğunu öğrenemedik, hiç bir
yarışın içinde olmadığının farkında olamadık.
Kendimizi karşılaştırmalardan
sıyıramadık, üstünlük mücadelesinden sıyıramadık, Olduğun
gibi kabul edilmenin huzurunu yaşamanın tadını bilemedik.
İhtiyaçlarımızı karşılamak çok
basit iken, ihtiyaçlarımızı hırs ve arzularımıza terk ettik.
Öğrenmenin yaşı yokmuş derlerya
öğreniriz elbet öğrenmek istediklerimizi, ama çok geç kalmadan
öğrenmek gerek.
Kendimize verdiğimiz zararlar ağır
bastığında elbet değişmek isteyeçeğiz.
Ben değişiyorum artık, değiştiğimi
görmek güzel oluyor. Değişikliğin sonucunda ne olaçağımı
bilmekten korkmuyorum, nasıl karşılanaçağımı düşünmüyorum.
Büyüklerin neden iyi arkadaşlıklar
kurmakta zorlandığını anlıyorum artık.
Ben Iyi arkadaşlıklar kurmak
istiyorum.
Duran Aydoğmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder